İdari Para Cezasının İptali Kulaçoğlu Hukuk Bürosu

İçerik ve yer sağlayıcılar da bubildirimden itibaren en geç dört saat içinde kararın gereğini yerine getirmekzorundadır. Yasada bu bildirimin nasıl yapılacağı belirtilmediği gibi TebligatKanunu’nda öngörülen usullere uyma zorunluluğu da öngörülmemiştir. Devletlerin kendi hakimiyet sınırlar içinde egemenlik hakkınasahip olmalarının gereği olarak, kanunlarını bu sınırlar içinde uygulamalarıittifakla benimsenen bir husustur. Zira her bağımsız devletin kendi yargıyetkisinin sınırlarını oluşturma ve kendi ceza yargısının ilkelerini belirlemeyetkisini elinde bulundurduğu kabul edilmektedir. Bu bakımından, uluslararasıhukukta kabul görmüş genel ilkelere göre hareket etmekle birlikte, devletlerinkendi ceza yargısı alanını oluşturması tabidir. Bir suçtan yargılanan veya mahkum edilen insanı rahatsız eden önemli bir konu da, yalnızca cezalandırılmaktan duyduğu endişe değil, aynı zamanda sabıkalı hale gelmesi ve hakkında adli sicile kayıt düşülmesidir. “Balyoz” adı ile bilinen davanın Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verip yargılamanın yenilenmesi suretiyle başlayan kısmında 236 kişi delil yetersizliğinden ve Yargıtay’dan bozulup gelen kısmında ise, yakalama kararı infaz edilemeyen bir kişinin dosyası tefrik edilip, iddiaya konu suçu işlemedikleri gerekçesiyle 63 kişi beraat etti. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, 16 Eylül 2014 tarihli Mansur Yalçın ve diğerleri – Türkiye davasında, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Birinci Ek Protokolü’nün “Eğitim – öğrenim hakkı” başlıklı 2.

Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak veözgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi, hukukdevleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır. İçerik yönetimine ilişkin düzenlemelerde kurulması gerekenmenfaat dengesinin önemini Avrupa’da yaşanan bu mevzuat gelişmeleri ortayakoymaktadır. Bu gelişmeler internete erişim, ifade özgürlüğü, haberleşmeözgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı etkisi yoğun olan birdüzenlemenin etki analizi yapılmaksızın hızla kabulü sonrasında çeşitlisorunların doğabileceğinin somut örnekleridir. Benzer şekilde, yakın zamanda Fransa’da yapılan düzenleme 2018yılında oldukça kapsamlı ve detaylı hazırlanan Avia Raporu’na dayanmaktadır.İlk olarak 20 Mart 2019’da yasa tasarısı olarak meclise sunulmuş ve neredeysebir yıllık bir görüş ve değerlendirme süreci gerçekleştirilmiştir. Buçalışmalar sonucunda tasarı ancak Mayıs 2020’de meclis tarafındanonaylanmıştır. Söz konusu yasaya Avrupa Komisyonu, diğer üye devletler veFransız halkı tepki göstermiştir. İfade özgürlüğü ve platformlara getirmişolduğu yükümlülükler bakımından yoğun bir şekilde kamuoyunda eleştirilendüzenlemenin katı hükümleri Fransa Anayasa Konseyi tarafından iptal edilmiştir. İkinci olarak, Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık ve devamıkararlarında kişilik hakları kavramının içeriği ve tüzel kişilerin bu haklardanhangilerinden ve ne ölçüde yararlanacağı konusunda herhangi bir tartışmayapılmamış ve bu konularda açıklık sağlanmamıştır. Maddede öngörülen temel hak ve özgürlüklerin “kanun”lasınırlanması ölçütüne göre bir düzenlemenin yalnızca şeklî anlamda değil maddianlamda da kanun şartlarını taşıması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere ilişkinsınırlamaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyiengelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemliunsurlarından biridir.

Bir kamu kurumundan bahsedebilmek için Devletten ayrı bir kamu tüzel kişiliğine sahip olmak koşulu aranır. 25 Mart 2022 tarihinde; Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuş olup, 7394 sayılı Kanun olarak yasalaşmış 15 Nisan 2022 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir. Konuya ilişkin olarak maddi manevi tazminat talepleri ile ilgili “İdari Yargıda Manevi Tazminat Talebi ve Talebin Artırılması” ve “İdari İşlemin İptali Davası Sonrası Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.

  • Madde iledoğrudan sosyal ağ sağlayıcılara başvuru olanağı tanınmaktadır.
  • Tebligat, gerek hak arama hürriyeti, gerekseadil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı (AY m. 36) yönündenoldukça önemli bir usul işlemidir.
  • Yukarıda üçüncü fıkraya ilişkin açıklamalarda getirilenşikayetleri inceleme yükümlülüğünün anayasaya ve uluslararası insan haklarıhukukuna aykırı olduğu ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
  • Bağlı olduğumuz İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6.

Hukukun genel prensibi gereği “hukuken korunması gereken amaçla”, buamacı gerçekleştirmek için kanunda tanımlı “hukuki himaye yönteminin yaniaracın” orantılı olması aranmalıdır. Bir başka deyişle, hakkın kullanılmasındaaşırıya kaçma riski olan, bir başkasının hak ve menfaatlerini zedelemetehlikesi taşıyan hukuki himaye araçlarının amaç-araç dengesi bakımından hukukauygun olmadığı kabul edilmektedir. Maddelerde yapılandeğişikliklerin Anayasaya aykırı olduğu ayrıntılı olarak açıklanmıştır.Öngörülen idari ve adli para cezaları Anayasa aykırı iken getirilen düzenlemeile yurt dışında bulunan sosyal ağ sağlayıcılara ayrı ve daha yüksek paracezası verilmesinin Anayasanın 10. Maddesinde güvence altına alınan eşitlikhakkına aykırı olduğu ve ayrımcı nitelik taşıdığı açıktır. Konuya ilişkin kamuoyunda nefret söylemi kanunu olarak bilinenve pek çok eleştiriye maruz kalan, içerik yönetimine ilişkin ilk düzenlemeSosyal Ağ Kanunu (“NetzDG”) Almanya’da 2017 yılı sonunda kabul edilmiştir.[6] Düzenleme kabul edilmeden önce uzunbir süre tartışılmıştır. Önce 2015 yılında bir çalışma grubu oluşturulmuş vekonusu suç olan içeriklerin yönetimi ve bu konuda nasıl mücadele edilmesigerektiği iki seneden uzun bir süre boyunca bu çalışma grubundadeğerlendirilmiştir. Tartışmanın odak noktası hukuka aykırı içeriklere ilişkinolarak benimsenecek politikanın ifade özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, özelhayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması gibi temel hak ve özgürlüklereetkisi ile bu etkinin nasıl dengelenmesi gerektiği olmuştur. NetzDG, tasarıdöneminden itibaren, uzmanlar tarafından sıklıkla sansür ve ifade özgürlüğünüengelleyen Almanya Anayasasına ve AB hukukuna aykırı bir düzenleme olarakdeğerlendirilmiştir. Bu kanun kapsamında ceza kanununda özel hayatın gizliliği,hakaret, nefret söylemi veya politik aşırılık gibi suçlara atıfla bu gibiiçeriklere hukuka aykırı içeriklere ilişkin süreçlerin işletmesidüzenlenmiştir.

Tebliğin amacı işlemin muhatabınca hakaranabilmesi için öğrenmenin sağlanması ve dava veya başvuru sürelerine ilişkinkuralların uygulanmasının sağlanmasıdır. İdari eylem ve işlemlere karşıbireylerin korunması ve dava hakkının (AY m. 125/1) kullanılabilmesinin önşartı da usule uygun tebligat yapılmasıdır. Bunun için tebliğin düzenlendiğikuralların mahkemeye erişim hakkının gereklerine uygun, belirsizlikten uzak,keyfiliği önleyen güvenceler içermesi zorunludur. Tebliğin usule ve kanuna uygunyapılmadığı iddialarına karşı tebliğ yönteminin denetimi mümkün kılması dagerekir. Belirsizliği ve asgari güvenceleri önleyen düzenleme yapılmasızorunluluğu hukuk devleti ilkesinin hukuki belirlilik, öngörülebilirlik vehukuki güvenlik unsurları yönünden de geçerlidir. Öte yandan Anayasa’nın 125/3.maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirimtarihinden itibaren başlayacağı belirtilmektedir. Fıkraya atıfla birlikte tebliğin hangi yöntemle yapılacağı hususunda birbelirsizlik bulunmaktadır. Bu nedenle kuralın iptal edilerek Anayasal ilkelereuygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşündeyim. Kuralla öngörülen tebliğ yöntemiyle yurt dışındabulunup haklarında idari para cezası tesis edilen internet aktörlerinin bucezalardan kısa sürede haberdar edilmeleri mümkün kılınmak suretiyle söz konusuidari para cezalarının etkinliğinin sağlandığı gözetildiğinde kuralın kamudüzeninin temin edilmesi biçimindeki meşru amaca ulaşmak bakımından elverişlive gerekli olmadığı söylenemez.

Çözüm sürecinde sorumlulukların bertaraf edilmesi ile ilgili hukuki alt yapı oluşturulması konulu kanun çalışması, “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesin Dair Kanun Tasarısı” adı ile Hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunuldu. Bu Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde genişleyebilir, yeni hükümler Tasarıya eklenebilir. Çünkü yürürlük maddesi dahil beş maddeden oluşan Tasarıda, genel hükümlere yer verildiği, ayrıntıdan uzak durulduğu ve özellikle işlenen suçlarla ilgili ne yapılacağı hakkında herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. 6 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 1. Maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen Geçici m.14, hem özel yetkili ağır ceza mahkemelerini ve hem de Terörle Mücadele Kanunu m.10 uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerini kaldırmıştır. Bu mahkemelerin kaldırılma gerekçesi; “Adil yargılanma konusunda ülkemizde yaşanan tartışmaların başında, devlet güvenlik mahkemeleriyle başlayıp Ceza Muhakemesi Kanunu m.250 ve Terörle Mücadele Kanunu m.10 uyarınca kurulan ağır ceza mahkemeleriyle devam eden özel yetkilere sahip mahkemeler ve cumhuriyet savcıları eliyle yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar gelmektedir. Ayrıca, özel yetkilere sahip ağır ceza mahkemeleri uygulaması sonucunda, üç farklı ağır ceza mahkemesi ortaya çıkmış ve toplumda adeta özel hakim, özel mahkeme, özel savcı nitelemeleri yapılmak suretiyle hakim ve cumhuriyet savcıları arasında fiili olarak hiyerarşik bir algı ortaya çıkmıştır. I- GirişKişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı′nın ilk hali, kişisel verilerin korunması ve dokunulmazlığı hakkı yönünden daha olumsuz hükümler içermekte idi ki, Tasarının ilk halini daha önce inceleyip tartışmıştık. Bu yazımızda, Tasarının ilk hali ile son halini karşılaştırmalı incelemek yerine, kişisel verilerin korunması … 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. Bu yazımızda incelenecek konu, idari yargı tarafından verilen kararların yerine getirilmemesi durumunda kişilerin hangi yasal yollara başvurabileceği ve kararların uygulanmamasından doğan mağduriyetlerini ne şekilde giderebilecekleridir.

Tespit ettiğimiz yasa dışı bahis sitelerini anında kapatıyoruz” açıklamasında bulundu. Sayan, kod sisteminden sonra tespit edilecek kişi veya şirketlere cezai yaptırımın da anında uygulanabileceğini belirtti. BTK tarafından konuyla ilgili olarak mahkemelerden ve yetkili diğer kamu kurumlarından gelen erişim engelleme kararlarının ivedilikle uygulanmasını sağlanırken, kurum bünyesinde bulunan Bilgi ve İhbar Merkezi’ne gelen tüm ihbarlar da hukuki ve teknik açıdan değerlendiriliyor. Sanal kumar, bahis, Şans, Talih Oyunları ilgili olarak internetin gelişimine paralel olarak Türkiye’de kumar ve bahis uygulamaları nedeniyle verilen cezalarında ciddi bir artış görülmektedir. Özellikle uluslar arası nitelikteki kumar ve bahis sitelerinde dünyanın hemen hemen her yerinden oyunlar oynanmaya başlanmıştır. Kumar oynanması yasak olan ülkelerdeki kişilerin kumar oynanması yasal olan veya belli lisans şartlarına bırakılmış olan ülkelerde kurulmuş internet sitelerinde oynadıkları oyunlar olayı hukuken daha da çıkmaz hale getirebilmektedir. Ülkemizde kumar oynatmak suç, kumar oynamak ise kabahat olarak düzenlenmiştir. mostbet türkiye ve benzeri talih oyunları ise halen devlet tekelinde belli şartlar altında oynanabilmektedir. Bu çalışmada dağınık şekildeki ilgili mevzuat maddeleri ışığında sunum yapılacak ve uluslar arası uygulamalara örnekler verilecektir. Mevzuatımızda kimi eylemler “kabahat” olarak belirtilmiş olup bazı kabahatlere karşılık yetkili idarenin “para cezası” verebileceği düzenlenmiştir. Ancak idari para cezası olarak anılan bu kararlar, kimi durumlarda çeşitli gerekçelerle hukuka aykırılıklar içerebilmekte ve mahkemelerce iptal edilebilmektedir.

Dolayısıyla hukuk devletinin temel gereklerinden biri olanyasaların belirli olması ve hukuk sisteminin kendi içinde tutarlı birbiriyleuyumlu kurallar içermesi ilkesinin açıkça ihlal edildiği ortadadır. Maddesinde öngörülen suçların vecezaların kanuniliği ilkesine de aykırıdır. Maddesinde, özel teşebbüs özgürlüğü mutlak birhak olarak düzenlenmemiş olup maddenin ikinci fıkrasında, “Devlet, özelteşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini,güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” hükmüneyer verilmek suretiyle “millî ekonominin gerekleri” ve “sosyal amaçlar”la buözgürlüğe sınırlamalar getirilebilmesine imkân sağlanmıştır. Nitekim maddeningerekçesinde de “Devlet, kamu yararı olan hallerde ve milli ekonominingerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalargetirebilir.” denilerek, “millî ekonominin gerekleri” ve “sosyal amaçlar”ınözel teşebbüs özgürlüğü yönünden birer sınırlama sebebi olduğu vurgulanmıştır. Kural ile öngörülen müdahale, yalnızca yükümlülük sahibi sosyalağ sağlayıcının değil, onunla ilişki içerisinde bulunan reklam vererek ticarihayatını devam ettiren özel teşebbüslerin de çalışma ve sözleşme hakkınızedelemekten öte ortadan kaldırmakta, hizmet sunmaktan, ticaret yapmaktan,kazanmaktan, maddi ve manevi bütünlüğünü geliştirme ve koruma haklarındanyoksun bırakmaktadır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da, sadece disiplin cezasına bağlı olarak bu şekilde bir koşullu salıverilme yasağı öngörülmemiştir. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “İdari Para Cezası Gerektiren Fiiller ve Sermaye Piyasası Suçları” başlıklı 6. Kısmının, “Sermaye Piyasası Suçları” başlıklı 2. Maddelerde sermaye piyasası suçları düzenlenmiş olup, Kanunun 114 ila 116. Maddelerinde sırası ile tüzel kişiler hakkında uygulanacak güvenlik tedbirleri, bu suçlar hakkında öngörülen özel soruşturma usulü ve görevli ve yetkili mahkemeye yer verilmiştir.

Kuralın atıf yaptığı üçüncü fıkrada ise faaliyetleriniyurt dışından yürütenler bakımından, onların internet sayfalarındaki iletişimaraçları, alan adı, IP adresleri ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgilerüzerinden e-posta veya diğer iletişim araçları ile bildirimyapılabileceği belirtilmektedir. Üçüncü fıkrada diğer iletişim araçları ileyapılabileceği belirtilen tebligatın neler olabileceği konusunda birbelirsizlik bulunmaktadır. Kural örneğin telefona mesaj göndererek veyatelefonla aranılıp kişiye sözlü olarak bildirimin yapılabilmesine imkan verirşekilde düzenlenmiştir. Bildirimin amacıkişilerin yapılan işlemden haberdar olmasını, dolayısıyla buna karşı itirazveya dava haklarını kullanabilmelerini sağlamaktır. Bu nedenle bildirimaraçlarının tereddüde yol açmayacak şekilde açık ve net olması, tebligatınyapılmış sayılabilmesi için de kural olarak muhatabın bundan haberdar olması,başka bir ifadeyle tebliğ evrakının muhatabın tasarruf alanına ulaşmasıgerekir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *